Prostat kanseri en sık görülen kanser türlerindendir ve oldukça sinsi bir şekilde ilerleme gösterir.
Prostat, erkek üreme sisteminin önemli bir parçası olup idrar torbasının altında makatın önünde bulunan, ortalama ceviz büyüklüğünde bir salgı bezidir. Bu bezin tam merkezinden üretra adı verilen işeme kanalı geçer. Prostat bezi erkeklerde meni salgısının 1/3'ünü oluşturur. Prostatın normal büyüklüğü 20 gramdır. Prostat boyutunun artması prostatta kanser olduğu anlamına gelmez.
Prostat Kanseri
Prostat kanseri genellikle prostatın dış kabuğunda başlayıp yayılan kötü huylu tümörlerdir. Bütün vücut doku hücreleri kendilerini belli bir kontrol mekanizması içinde yeniler. Böylece hasar gören doku tamir edilip yenilenir. Kontrol dışı kalan ve gerekmediği halde çoğalan hücreler tümör adını verdiğimiz hücre gruplarını oluştururlar.
Prostat tümörlerinin bazıları bulundukları bölgede kalır ve başka organlara yayılmazlar, bunlara iyi huylu (selim) tümör denir. Bazı prostat tümörleri ise komşu organlara yayılma gösterir, bunlara kötü huylu (habis) tümör denir. Kötü huylu tümörlere prostat kanseri diyoruz.
Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen kanser türüdür. Dünya genelinde her dokuz erkekten birinde görülür. Bu kanserin ortalama görülme yaşı 66’dır.
Prostat Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Prostat kanseri erken dönemde genellikle hiç bir belirti vermez. Ancak prostatta kansere işaret ettiği bilinen bazı belirtiler vardır:
- Sertleşme bozukluğu
- Kasık bölgesinde rahatsızlık hissi
- Boşalma esnasında ağrı
- Menide ya da idrarda kan görülmesi
- İdrar akışında kuvvet azalması
- Kemik ağrıları (metastatik hastalıkta)
- İdrar yapma güçlüğü
Prostat Kanseri Nedeni ve Risk Faktörleri
Prostatın dokusunda kanser oluşumuna neyin sebep olduğu tam olarak bilinmemektedir. Ancak bazı risk faktörlerinin kanser ile bağlantılı olduğu ortaya konmuştur.
Yaş: Kanser, 40 yaş altı erkeklerde çok seyrek görülür. Bir erkek, 50 yaşına geldiğinde, kansere yakalanma ihtimali artar. Kanser tanısı almış 3 hastanın, 2 si 65 yaş üzerindeki erkeklerdir. 60 yaşından küçük erkeklerde görülen prostat kanseri genellikle daha agresif seyir gösterir.
Irk: Hastalık Afro-Amerikalı (siyahi) erkeklerde, diğer ırkların erkeklerine kıyasla daha fazla görülür. Asyalılarda ve Latin erkeklerde, daha az sıklıkta görülür. Bu ırksal ve etnik farklılıkların sebepleri net değildir.
Coğrafya: Prostat kanseri, Kuzey Amerika, ve Kuzeybatı Avrupa’da daha sık görülür. Asya, Afrika, Orta ve Güney Amerika’da görülme sıklığı daha azdır. Bunun sebebi net değildir.
Aile hikayesi: Hastalığın bazı ailelerde devamlı olarak görüldüğü belirlenmiştir. Kanser tanısı konulan yakın aile bireylerine (dede, amca, baba veya erkek kardeş) sahip erkeklerin (özellikle yakınları bu hastalığa <55 yaşta yakalanmışsa), kendilerinin de kansere yakalanma ihtimalleri yüksektir.
Ailede bir bireyde kanser varsa, diğer bireylerde de kanserin olma riski 2 kat artar; eğer iki veya daha fazla bireyde kanser varsa, bu risk 6-11 kat artar.
Genetik özellikler: Ailesinde kansere rastlanmayan prostat kanserli erkeklerin 1/5’inde bazı gen bozukluklarının varlığı saptanmıştır. Özellikle meme kanseriyle ilişkisi gösterilmiş BRCA-2 geni bozukluğunun prostat kanseri ile de ilişkisi ispatlanmıştır. BRCA-2 geninde bozukluk olan erkeklerde kanser gelişme ihtimali yüksektir.
Beslenme: Bu kanser tipinde beslenmenin kesin rol oynadığı net değildir. Protein bakımından zengin bir diyetle beslenen erkeklerde prostat kanseri daha sık görülür.
Kırmızı et ağırlıklı beslenmenin ve yağ bakımından zengin beslenmenin prostat kanseri ile ilişkisi gösterilememiştir (2020 yılı yayınlar). Fito-östrojenlerden zengin beslenen (soya fasulyesi, soya sütü, keten tohumu, tam buğday tanesi, ıspanak, lahana, çilek, elma, kuru üzüm) erkeklerde ise daha az görülür.
Fazla alkol tüketen kişilerde prostatta kanser oluşuma bağlı ölümler daha sık görülür.
D vitamini düşük olan erkeklerde prostat kanseri daha sık görülür. E vitamini kullanımı ile prostat kanseri arasında bir ilişki gösterilememiştir. Selenyum eksikliği olan erkeklerde prostat kanseri gelişirse hastalık daha agresif seyir gösterir.
Erkek tipi kellik: Kel erkeklerin prostat kanseri nedeniyle hayatlarını kaybetmeleri riski daha yüksektir.
Bel soğukluğu (gonore enfeksiyonu): Bel soğukluğu enfeksiyonu geçiren erkeklerin kansere yakalanma ihtimali daha yüksektir.
Sigara içenler: Sigara tüketimi fazla olan erkeklerin kanserden hayatını kaybetme riskleri daha yüksektir.
Kadmiyum ile ilgili işte çalışan erkekler: Elektrik, seramik, pil ve akü sanayisinde çalışan erkeklerde kanser daha sık gözlenir.
Az boşalan erkekler: Haftada 4 kez boşalan erkeklere göre, haftada 2 veya daha az boşalan erkeklerde prostat kanseri %25 oranında daha sık görülür.
Prostat Kanseri Tanısı ve Teşhisi
Prostat kanserini tedavi edebilmek için kanser daha prostatın içinde sınırlıyken, vücudun hiçbir yerine sıçramadan erken dönemde teşhis etmek ve tanı koymak gerekir.
Günümüzde hiçbir kan tahlili, genetik test, görüntüleme yöntemi (ultrason, MR, PET) bir erkekteki prostata sınırlı bir kanseri kesin olarak gösteremez. Bu sebeple üroloji uzmanına başvuran 50 yaş üzerindeki her erkek potansiyel prostat kanseri hastası olarak düşünülür ve bazı tetkikler yapılır.
Kanser açısından riskli görülen erkeklere prostat biyopsisi yapılmasını önerilir.
Prostat kanserinin kesin tanısı; prostat biyopsisi ile konur. >> muratbinbay.com/prostat-biyopsisi
Tanı ve Tetkik Uygulamaları
Yapılan muayene ve tetkikler sonucunda hastaya prostat biyopsisi yapılıp yapılmayacağı kararı verilir. Uygulanan muayene ve tetkikler şöyledir:
Dijital Rektal Muayene (DRE): Hekim eldiven giyerek parmağını hastanın makatına yerleştirir. Parmak yordamıyla prostatın büyüklüğünü ve şeklini inceler. Eğer prostatın içinde bir sertlik hissedilirse, kanserden şüphelenilir ve hastaya prostat biyopsisi önerilir.
Nadiren muayene sırasında ele gelen bu sertlik prostat taşı veya prostatın granülamatöz infeksiyonuna bağlı olabilir.
Prostat taşı hakkında bilgi alın >> muratbinbay.com/prostat-tasi
A- Kandan Bakılan Testler:
PSA (Prostata Özgü Antijen): Prostat bezinde üretilen ve kanda da saptanabilen bir proteinin ölçülmesi esasına dayanır. Kanser, enfeksiyon ve iyi huylu prostat büyümesi (BPH) durumlarında kandaki PSA düzeyleri yükselir. PSA testi kesin kanser tanısı koydurmaz, sadece kanser riskini gösterir.
Her 4 prostat kanserli hastanın 1’inde PSA düzeyleri normal sınırlardadır. PSA değeri 10’un üzerinde olan bir hastaya mutlaka prostat biyopsisi yapılmalıdır. Total PSA, serbest PSA, proPSA gibi farklı PSA formları vardır.
Prostatta kanser araştırması sadece PSA ve parmakla muayene yöntemi ile yapılırsa; kanser hastalarının %25’i saptanamaz. Ek bazı testler sayesinde kanser hastalarının %95’inin saptanması sağlanır.
Prostat Sağlık İndeksi ve 4K testi: Bu testler PSA’ nın daha alt parçalarından üretilmiş, prostat kanseri riskini PSA’ ya göre çok daha iyi belirleyen testlerdir. Her iki testte de koldan alınan kan kullanılır. Prostat Sağlık İndeksi ve 4K testinin etkinliği birbirine benzerdir.
B- İdrardan Bakılan Genetik Tabanlı Testler:
Prostat kanseri geni 3 (PCA3): Prostat masajı sonrası alınan idrardan PCA3 mikroRNA bakılmasına dayanan bir testtir. PSA sı yüksek olan bir kişide PCA3 testi negatif gelirse, o kişide %91 oranında kanser yoktur.
Select MDx: Prostat masajı sonrası alınan idrardan HOXC6 ve DLX1 mikroRNA bakılmasına dayanan bir testtir.
Mi Prostat Skoru: TMPRSS2-ERG gen füzyonu, prostat kanserli hastaların %50’sinde bulunur. Prostat masajı sonrası alınan idrarda TMPRSS2-ERG gen füzyonu varsa; PCA3 ve kandan PSA değeri ile özel bir hesaplama yapılır. Bu sonuca Mi Prostat Skoru denir.
EkoDx: İdrarda prostat kanseri hücrelerinden dökülen eksomları inceleyen bir testtir. EkoDx test sonucu pozitif olan hastalarda agresif kanser çıkma olasılığı daha yüksektir.
Multiparametrik Prostat MR: 3 Tesla kuvvete sahip MR cihazları tarafından yapılması gereken görüntüleme testidir.
Multiparametrik MR ile prostat ayrıntılı bir şekilde taranır. Prostat içindeki şüpheli alanlar kanser ihtimaline göre PI-RADS sistemi kullanılarak 1'den 5'e kadar derecelendirilir. 4 ve 5 olarak değerlendirilen hastalara biyopsi yapılması gerekir.
Transrektal UItrasonografi (TRUS) Eşliğinde Prostat Biyopsisi: Multiparametrik MR cihazlarını kullanmadan önce yapılan eski tip biyopsilerdir. Bu işlem esnasında hekim, prostatın görüntüsünü yansıtan ses dalgaları (ultrason) üreten bir aleti makattan rektuma yerleştirir. Yansıyan ses dalgaları bir ekran vasıtasıyla prostatın şekli, büyüklüğü ve iç kesimlerinin görüntüsü hakkında bilgi verir. Bu tip biyopside prostatın 12 farklı bölgesinden rastgele parça alınır. Bu parçalar iğne biyopsisi ile alınır.
MR füzyon prostat biyopsisi: Yeni tip prostat biyopsileri MR görüntüleri kullanılarak yapılmaktadır. Prostattan rastgele parçalar almak yerine MR da belirlenmiş noktalardan hedefleme yapılarak prostat biyopsisi yapılır. Bu tip biyopsiler ile %35 oranında daha doğru tanı konur.
Kanserde Agresiflik Sınıflandırması
Prostat biyopsisinde sonuç kanser olarak gelmişse, patologlar bunu rapor eder. Prostat kanserlerinin %90’ı adenokanser adı verilen prostatın salgı bezlerinden gelişen kanser tipidir. Prostat adenokanserlerinin farklı agresif tipleri vardır.
Kanserin agresifliliğini belirtmek için Gleason derecelendirmesi adı verilen bir sınıflama kullanılır. En agresif tümörler 5 en az agresif tümörler 3 olarak sınıflandırılır (2020 yılı). Prostatta en çok görülen 2 agresif tip toplanarak Gleason skor adı verilen bir sonuca ulaşılır. Gleason skor 8, 9, 10 çok agresif kanseri işaret eder.
Son yıllarda uluslarası patoloji derneği ISUP sınıflaması adı verilen yeni bir sınıflama kullanmaya başladı. Bu sınıflamaya göre prostat kanserinin agresifliği 1 den 5 e kadar sınıflanır. Hastaya ekstra skor verilmez. 1 düşük agresif kanseri, 5 yüksek agresif kanseri işaret eder.
Görüntüleme Yöntemleri
Kötü huylu prostat tümörünün tedavisinin planlanması amacı ile kanserin yayılım durumunun yani evresinin bilinmesi gereklidir.
Prostat kanserinde evreleme; tümörün boyutuna, tümörün prostat dışına çıkıp çıkmadığı ve uzak yerlere sıçramasına göre yapılandırılan bir sistemdir. Kanserin yayılımı bazı görüntüleme yöntemleri ile belirlenir.
Magnetik Rezonans (MR) Görüntüleme: Güçlü mıknatıs dalgaları yayan bir makine ve bilgisayar tarafından vücudun iç organları görüntülenir. MR'da radyasyon yoktur. Özellikle difüzyon tip MR ile prostat dışı bölgesel lenf nodları incelenir.
Kemik Sintigrafisi: Damar yoluyla vücuda enjekte edilen az miktarda radyoaktif madde kan dolaşımı yolu ile kemiklere ulaşır. Bir makine kemiklerde depolanan radyasyon miktarını ölçer ve yaptığı bu ölçümü bir film haline getirir. Bu resimde kanserin kemiklerdeki yayılım durumu gözlemlenir. Kemik sintigrafisi prostat kanserinin sadece kemiklere metastaz yapıp yapmadığını gösterebilir.
Galyum 68 PSMA PET tarama: Prostat kanseri hücrelerine yapışan özel bir maddenin vücuttaki dağılımını araştıran incelemedir. Hasta bu inceleme ile radyasyon alır. Kanserin vücutta nereye dağıldığını en iyi gösteren yöntemdir. Günümüzde Gleason skoru 7 ve üstü olan prostat kanserli hastalarda tedaviye karar vermeden önce rutin olarak yapılmaktadır.
Prostat kanserinin vücutta ne derece yayılım gösterdiğini anlamamızı sağlayan PSMA PET taraması hakkında bilgi için ilgili yazımızı inceleyebilirsiniz. >> muratbinbay.com/PSMA-PET
Prostat Kanseri Evreleri
asdasd
Prostatta kanser teşhis edildikten sonra tedavinin planlanması için prostat kanseri evrelemesi yapılır. Üroloji uzmanı, prostat kanserinin evresini veya tümörün ne kadar ilerlediğini belirlemek için yukarıda bahsettiğimiz testlerin sonuçlarını kullanır.
Prostat kanseri evreleri tespit edilirken TNM evreleme sistemi kullanılır. TNM sisteminin üç temel bileşeni bulunur.
- T (tümör), tümörün boyutunu, yerini ve dokuda ne kadar derine indiğini tanımlar.
- N (düğüm), kanser hücrelerinin yakındaki lenf düğümlerine mi yoksa lenf düğümlerini bağlayan kanallara mı yayıldığını gösterir.
- M (metastaz), kanser hücrelerinin uzak organlara veya dokulara yayılıp yayılmadığını ifade eder.
Kanserin evresi belirlenirken bu T, N ve M değerleri birleştirilerek kullanılır.
Kanserin evresinin belirlenmesi ile hasta için en uygun tedavi yöntemi tercih edilir. Prostat kanseri evreleri 1 ile 4 arasında değişmektedir.
Evre 1 Prostat Kanseri
- Tümör prostatın yalnızca bir tarafındadır.
- Kanser genellikle yavaş büyür.
- PSA seviyesi yüksek olmayabilir ve tümör hücreleri DRE sırasında hissedilmeyebilir.
- Lenf nodu tutulumu ve metastazı yoktur.
- Bir DRE sırasında hissedilen bazı kanserler, Gleason skoru 6 veya daha düşükse ve PSA 10'dan düşükse, yine de evre 1 olarak sınıflandırılabilir.
Evre 2 prostat kanseri, kanserin prostat beziyle sınırlı kaldığı anlamına gelir. Üç alt aşaması vardır:
- Aşama 2A:
- Kanser, prostat bezinin bir veya iki tarafındadır.
- PSA kan testi seviyesi 10 ile 19 arasındadır.
- Gleason skoru 6 veya daha azdır.
- Aşama 2B:
- Kanser bir veya iki tarafta.
- PSA 20'nin altında.
- Gleason skoru 7'dir.
- Aşama 2C:
- Kanser bir veya iki tarafta.
- PSA 20'nin altında.
- Gleason skoru 7-8'dir.
Evre 3 prostat kanseri, kanserin lokal olarak ilerlediği anlamına gelir. Tümör ilerlemiştir ve hem Gleason skoru hem de PSA yüksek olduğu için büyüyüp yayılma olasılığı daha yüksektir. Bu evrenin ayrıca üç alt aşaması vardır:
-
- Aşama 3A:
- Kanser, prostatın bir veya iki tarafındadır.
- PSA 20 veya daha yüksek.
- Gleason skoru 8 kadar yüksek olabilir.
- Aşama 3B:
- Kanser prostat bezinin dışına yakındaki dokulara yayılmış ancak lenf bezlerine yayılmamıştır.
- PSA herhangi bir seviye olabilir.
- Gleason skoru 8'e kadar çıkabilir.
- Aşama 3C:
- Bu aşama 3B'ye benzer, ancak kanser prostatın ötesine geçmiyor olabilir.
- Gleason skoru 9 veya 10'dur.
- Aşama 3A:
Evre 4 prostat kanseri, kanserin lenf düğümlerine veya vücudun diğer bölgelerine yayıldığı anlamına gelir. Ayrıca iki alt aşamaya ayrılmıştır:
-
- Evre 4A: Kanser yakındaki lenf düğümlerine yayılmıştır ancak yakındaki dokulara yayılmış olabilir veya olmayabilir.
- Evre 4B: Kanser, kemikler veya uzak lenf düğümleri gibi vücudun başka bir bölgesine yayılmıştır.
T, N ve M Değerleri
T değeri, tümörün boyutunu (kanser alanı) tanımlar.
T1: Büyüyen tümör, elle muayenede fark edilmez ya da görüntüleme testlerinde görülemez.
- T1a: Tümör, iyi huylu prostat büyümesi (BPH) tedavisi sırasında rastgele şekilde saptanmıştır. Tümör, prostattan alınan dokunun %5'inden az kısmındadır.
- T1b: BPH ameliyatı sırasında kanser hücreleri tesadüfen bulunmuştur. Çıkarılan prostat dokusunun %5'inden fazlasında kanser hücreleri bulunur.
- T1c: PSA testi sonucuna göre yapılan biyopsi neticesinde kanser tespit edilmiştir.
T2: Prostat kanseri sadece prostatta bulunur. Elle muayene sırasında hissedilir haldedir. Görüntüleme testleri sırasında da görülebilir.
- T2a: Kanser hücreleri prostat bezinin bir kısmını kaplamıştır.
- T2b: Kanser hücreleri prostatın yarısından fazlasına yayılmıştır. Ancak bu yayılma sadece prostatın bir tarafındadır.
- T2c: Kanser hücreleri prostat bezinin iki tarafına da yayılmıştır.
T3: Prostat kanseri prostatın dışına doğru büyüme göstermiştir. Kanser hücreleri seminal veziküllere yayılım yapmış olabilir.
- T3a: Kanser hücreleri prostatın dışına taşmıştır. Fakat henüz seminal veziküllere yayılım yoktur.
- T3b: Kanser hücreleri seminal veziküllere yayılım yapmıştır.
T4: Kanser, seminal veziküller ve prostat bezi yakınında bulunan dokulara yayılmıştır. Yayılım gösterdiği yerler, rektum, mesane, üretral sfinkter ve pelvik duvarı olabilir.
N değeri, kanserin lenf düğümlerine yayılıp yayılmadığını tanımlar.
N0: Yakındaki lenf düğümlerinin kanser hücreleri içermediği anlamına gelir.
N1: Prostatın yakınındaki lenf düğümlerinde kanser hücreleri olduğu anlamına gelir.
M değeri, kanserin vücudun farklı bir bölümüne yayılıp yayılmadığını tanımlar.
M0: Kanserin vücudunuzun diğer bölgelerine yayılmadığı anlamına gelir.
M1: Kanserin pelvis dışındaki vücudun diğer bölgelerine yayıldığı anlamına gelir. M1a, M1b ve M1c olarak ikiye ayrılır.
- M1a: Pelvis dışındaki lenf düğümlerinde kanser hücreleri olduğu anlamına gelir.
- M1b: Kemikte kanser hücreleri olduğu anlamına gelir.
- M1c: Vücudun diğer bölgelerinde kanser hücreleri olduğu anlamına gelir.
Erken Teşhis Mümkün Mü?
Prostat kanseri erken evrede saptanırsa (kanser prostatın dışına yayılmamışsa), uygun ve doğru bir tedavi ile bu hastalıktan kurtulmak mümkündür. Bu sebeple, 50 yaş üstü erkeklerde yılda bir kez kontrolden geçilmesi çok büyük önem arz etmektedir.
50 yaşın üzerindeki her erkek en az yılda bir defa makattan parmakla rektal muayenesini yaptırmalı ve kanda PSA baktırmalıdır. Bu şekilde henüz belirti vermemiş ve hastada şikayet sebebi olmayan erken evrelerdeki kanser yakalanabilmektedir.
Ailesinde prostat kanseri hastası olan, siyahi ırk erkekleri, BRCA2 geni + olan erkekler prostat kanseri taramasına 45 yaşından sonra başlamalıdır. Prostat kanseri taramaları sayesinde prostat kanserinden ölen erkeklerin sayısı son 20 yılda azalmıştır.
Gelişen teknoloji ve imkanlarla birlikte prostat kanserinde etkili tedavi yöntemleri geliştirilmiş ve hastalara büyük kolaylıklar sağlanmıştır. Bu kanser artık yüksek oranda ölümcül olmaktan çıkmış ve verimli bir tedavi süreci ile kontrol altına alınabilmektedir.
İlginizi Çekebilir >> Prostat Kanserinden Korunmak
Prostat Kanseri Tedavisi
Prostat kanseri tedavisi için farklı tedavi seçenekleri mevcuttur. Hasta için hangi tedavi yönteminin uygun olduğuna doktor muayenesi ve klinik testler sonrasında karar verilir.
Yaygın olarak tercih edilen prostat kanseri tedavisi uygulamaları şunlarıdır:
Aktif İzlem: Prostat spesifik antijen (PSA) ve dijital rektal muayene (DRE) testlerinin yanı sıra düzenli olarak alınan prostat biyopsileri ile hastanın aktif olarak izlenmesi yapılır. Aktif izlem yönteminde prostat kanserinin gelişimi takip edilerek sadece kanserde büyüme olursa diğer tedavi seçenekleri uygulanır.
Prostat Kanseri Ameliyatı: Prostat kanserini tamamen vücut dışına almak için uygulanan cerrahi yöntemdir. Prostatektomi adıyla isimlendirilir. Radikal prostatektomi ameliyatında prostat ve çevresindeki doku çıkarılır.
Prostattaki kanserki dokunun çıkarılması için da Vinci robotik cerrahi robotu ile gerçekleştirilen tedavi yöntemine robotik radikal prostatektomi denir. Robotik cerrahi ile prostat kanseri ameliyatı seçeneğinde çok yüksek başarı oranları ile iyileşmeler sağlanmaktadır.
Radyasyon Tedavisi: Kanser hücrelerini öldürmek için yüksek enerjili ışınlar (X ışınlarına benzer) kullanılır. İki farklı radyasyon tedavisi seçeneği bulunur. Dış radyasyon tedavisi seçeneğinde vücudun dışındaki bir makine ile radyasyon kanser hücrelerine yönlendirir. Dahili radyasyon tedavisi (brakiterapi) seçeneğinde radyoaktif tohumlar, kanser hücrelerini yok etmek için ameliyatla kanserin içine yada yakınına yerleştirilir.
Klinik araştırmaları devam eden prostat kanseri tedavisinde kullanılan diğer tedavi yöntemleri şunlardır:
- Kriyoterapi: Kanser hücrelerini dondurmak ve öldürmek için prostat kanserinin içine veya yakınına özel bir sonda yerleştirilmesi.
- Kemoterapi: Kanseri küçültmek veya öldürmek için özel ilaçlar kullanmak.
- Biyolojik terapi: Kanserle savaşmasına veya diğer kanser tedavilerinin yan etkilerini kontrol etmesine yardımcı olmak için vücudunuzun bağışıklık sistemiyle birlikte çalışır.
- Yüksek yoğunluklu odaklanmış ultrason: Bu terapi, kanser hücrelerini öldürmek için kansere yüksek enerjili ses dalgalarını (ultrason) yönlendirir.
- Hormon tedavisi: Kanser hücrelerinin büyümek için ihtiyaç duydukları hormonları almasını engeller.
Prostat kanserinin tedavisi ile ilgili detaylı bilgiye ilgili içeriğimizden ulaşabilirsiniz. >> muratbinbay.com/prostat-kanseri-tedavi-süreci